tisdag 23 december 2008

Noel agaci

Bu Noel agacinin dünyada böylesine süslenmis en büyük cam oldugu söyleniyor.
Bunu her yil Stockholmün islek bir caddesine dikip, yilbasi gecene kadar bekletiyorlar.
üzerinde kacbin lamba var bilemiyorum.
Resmi gece cektigim icin karanlik cikti, bir baska gün gündüz gözüyle birkac resim daha alabilirim.
Simdilik biryere gittigi yok.












måndag 22 december 2008

Kod adi 112 ve 212

Ínsan bedenini kirk yaslarina kadar getiren bir kod numarasi vardir, bu ayni zamanda o kisinin semasini teskil eder.
Biz buna kod numarasi 112 diyelim.
Ínsanlar kirk yas civarina geldiginde asil boyuta gecis yaparlar ve burada kisinin sahip oldugu olgun tarafi bedeni devralir.
Bunada kod numarasi 212 diyelim.
Kod 112 genc ve dinamiktir, bedenin sahip oldugu enerjiyi sarfetmede daha canli davranir.
Ínsan bu dönemde kendine göre bircok is yapar, bunlardan bazilari kisiye mantikli gelirken, bazilarida bosa harcanmis zaman olarak degerlendirilir.
212 ise bedeni daha olgun bir boyuta cekmeye calisir.
Ne zamanki 212 bedenin sorumlulugunu devralir, orada 112 ögrenme pozisyonuna gecer.
Yani 112, yi teskil eden acemi taraf, 212,nin yaninda cirak olarak ise baslar.
Sürekli onu dinler ve oda kendini gelistirmeye calisir.
Bazi bedenler vardir bu iki kod numarasinin uyumlu calismasi neticesinde daha ileri boyutlara gelirler.
Bazilarida vardir bedende bu ikilinin catismasini yasarlar.
Bazi 112,ler hicbir zaman yerlerini bedenin asil sahibi olan 212,ye birakmak istemezler.
Bunlar kendilerini bedenin asil sahipleri olarak görürler.
Eger 212 bedeni gönüllü bir sekilde devralamaz ise beklemeye gecer, yani 112,yi izlemeye alir.
Ve gün gelir onu en hassas noktasinda sikbogaz edip celmeyi takar.
Bu sikilan son kursuna denk gelir.
Eger bir kisi tv,kanallarini günbegün dolasip oralarda yalan yanlis vaaz veriyorsa, bu kisinin 112,sidir.
Cünkü 212 asla bu yola girmez.
Demekki bu kisilerde bir beden celiskisi var ve bunu bir dengeye oturtamamislar.
Bunlar ekranlarda alip satar, önlerine gelenlerin kellelerini almaya calisirlar.
Kendilerini olduklarindan daha büyük göstererek essiz olduklarina toplumu inandirmaya calisirlar.
Fakat perde gerisinden bunlari izleyen 212,ler bunlarin 112,lerden olduklarini hemen bilirler.
Ve derlerki, birakin bakalim nereye kadar gidiyorlar.
Bu 112,lerin her hangi bir sorumluluklari olmadigi icin, catismayi sever, rakiplerine ne pahasina olursa olsun dizcöktürmek isterler.
Utanma, arlanma, sikilma, geri adim atma gibi seylerden hoslanmazlar.
Bu kavramlar bunlara yabancidir.
Karsilarina cikan herkese aptal muamelesi yeper, en akilli kendilerinin oldugunu sanirlar.
Fakat bunlarin 212,leri hep tetiktedir.
Ve gün gelir 212,leri bunlari cok dar bir bogazda kiskaca alir.
Artik her iki orduda bir vadide bulusmustur, burada kiliclar cekilir ve Hamletin son sahnesine gecilir.
Bu is daha fazla uzatilmamali ve burada bitirilmeli.
Ve 112 bir tv, programinda yine böylesi bir takismaya girmisken, 212 bunun sahdamarindan giris yapar.
Ve bunu sikbogaz yapip konusulan kanala kilit vurur.
Burada 112 kellesi kopmus tavuk gibi cirpinmaya kalkar fakat söylemek istedigi laflari bir türlü siralayamaz.
Cok zor bir duruma düsmüstür ve artik o kurt kapanina kisilmistir.
Girtlaktan asil söylemek istediklerini cikaramadikca hircinlasir ve saldiriya gecer.
Hic kimseye söz hakki vermeden yüksek sesli atisa gecer ve kontrolu tümden kaybeder.
Ve orada ilan edilirki, artik 112 diye birsinin bedende etkinligi kalmamistir.
Bir insan bedeninde 212,nin bedenin sorumlulugunu devralmasi, o kisi acisindan devrim sayilir.
Bu bir ülkeye cumhurbaskani olmaktan daha önemlidir.
Eger bir bedende 212 hakimiyeti kurulamaz ise, kisi o hayatinda cok az bir miktara calismis olur.
Yani kazanci kosup papuc eskittigi yollara degmemistir.
Eger bir ülkede 112,ler 212,lere üstünlük saglamis ise, o ülkede göz gözü görmez ve sistem el yordamiyla yol almaya calisir.
Bunun tersine 212,ler duruma hakim olmuslarsa, orada cok ciddi insanlarin muhabbetleri izlenir.
Bunlar karsilikli saygi cercevesinde tartismanin daniskasini yaparlar.
212,lere yakisir sekilde yol alirlar.
Nitekim kisi 40 yaslarina geldiginde girdigi bunalimin nedeni budur.
Yani yumusak gecis yapamayan bedenlerin ugradigi zorluktur görülen.
Bir tv, programinda girtlagini kaptiran bir 112 bir daha belini dogrultamaz, fakat bunu anlayan sadece 212,lerdir.
112,ler ise bu isi farketmez ve tuttuklari takimin kaybettigi hissine kapilarak üzülürler.
En sonunda kim ne yaparsa yapsin bu hayatta olmazsa gelecek hayatta, oda olmazsa ötekinde mutlaka 212, hakimiyetini kurarlar.
Fakat kimilerinde bu cok uzun sürer.
Kimseleri dinlemeyen, en ufak bir elestiride tahammül sinirlarini asan, hosgörüsüz olanlar istisnasiz 112,liklerdir.
Bir topluma bunlarin hakim olmasi demek orada islerin ne denli zor oldugunu göstermeye yeter.
Bana göre toplumdaki diger tüm ayriliklar yapaydir, asil olansa bu kodlarin ayriligidir.
Bunun üstesinden gelmek zor iste.
Sonuc olarak derimki, gelin 212ye acin kapilari.
Sakin ola 112 tuzagina düsmeyin.

söndag 30 november 2008

Bir araba saticisi dediki, gecmis yillarda ülke olarak Ísvec asiri derecede kar edip para kazandi.
Yani ülke besyüz seviyelerine cikti diyelim, bu bunalimda ücyüz asagi inmesi bile birsey degistirmiyor.
Demekki belli bir standart yakalandi ve buradan birkac basamak asagi inmek pek sarsinti yaratmiyor.
Fakat bukez bunalim baska ülkelerle birlikte geldi, bakalim kimler sirtina bastiracak, kimler basma islemini gerceklestirecek.
Bu kez Afrikadan hic umut yok, onlar kendi dertlerinde.
Ve asagida bir tezgah ve bir genc kiz calisiyor.
Cok cesitli yiyecekler vardi bense sadece disaridan biraz seyrettim.


Noel baba bunalimda

Heryil bu zamanlar müthis süslemeler yapilir Noel babanin gelisine hazirlik yapilirdi.
Bu yil kimsenin agzinda tad kalmadi ve halk sanki babaya küskün gibi.
Alisveris merkezleri durgun, kimse dogru dürüst harcama bile yapamiyor.
Bircok insan isini kaybetmenin korkusuyla yasiyor.
Böylesi bir günde etrafi kolacan ettim ve resim cekecek ilginc yer bile bulamadim.
Yinede elim bos dönmedim ve varolanlardan alintilar yaptim.
Ay sonuydu ve iki gün acaip kar yagdi, yagmasiyla ancak iki gün dayanabildi.
Bahar havasi gelip kisi biraz daha geriye atti.
Metrologlar aralik ayi boyunca kar yagmayacagini, iliman bir iklimin kuzeye hakim oldugunu söylüyorlar.
Belli olmaz belkide yakinda agaclar cicek acar.
Ve resmi olarak Ísvec ekonomisinin durgunluga girdigi aciklandi.
Bundan sonra daha az alisveris yapilacak ve mümkün oldugunca paralar saklanmaya calisilacak.
Hükümetse bir yigin paket aciklayacagini söylüyor.
Bundan bana birsey düsermi bilmiyorum.
Ben zaten gereksiz alisveris yapmayi sevmiyorum.
Ve dünya yeni bir döneme giriyor, nedenlerini ise ileride daha iyi anlayacagiz.
En iyisi yasayip görmek.





























fredag 21 november 2008

Gözlerim acik Ístanbulun düsüsünü seyrediyorum

Ístihbarat raporlari diyorki, Amerika güc kaybedip kücülecek.
Bu dogru bir tesbit fakat Amerika bu yolda yalniz kücülmeyecek.
Yanisira bircok devleti birden götürecek.
Daha önceki tespitlerimizde Amerikanin hantallastigini, bununda dünya ülkeleri önünde engel teskil ettigini, bundan dolayida parcalara ayrimasi gerektigini, bununda dünyaya hayir getirecegini defalarca yazmistik.
Simdi gelen ekonomik bunalimla birlikte Amerika bu sürece girdi.
Íleride bu is biraz daha sancili olacak.
Cünkü o zaman geldiginde zengin eyaletler fakirleri sirtlamak istemeyecek.
Ve irmaktan karsi kiyiya yalniz gecmeye calisacaklar.
Bu isin birde türkiye ayagi var, biz simdi bu olmaz gibi görülen teoriye dikkat cekmeye calisalim.
Bilindigi gibi Ístanbulun alinmasi kilise cevrelerinde sok etkisi yapmisti.
Yani müslümanlarin cok uzaklardan gelip zorla Ístanbulu hiristiyanlarin elinden almasini hiristiyan din adamlari kusaklar boyu asla unutmadilar.
Ve bunu okul kitaplarinda, dinsel tarikatlarda genc kusaklara hep anlattilar.
Bu bir anlamda bedenine kilic saplanmis bir adamin, kilicla birlikte hayatini idame ettirmesi gibi birseydi.
Birgün Ístanbulun tekrar hiristiyan alemine geri gececegi hayaliyle yatip kalktilar.
Bundan dolayi gerek legal, gereksede illegal tüm araclari kullandilar ve kullanmaya devam edecekler.
Bu amaca ulasmayi birinci dünya savasi esnasinda denediler ve hedefe iyice yaklastilar.
Fakat Atatürkün anadoludan kurtulus savasini baslatmasi projeyi yarim birakti.
Daha sonra hic durmadan yeni planlara basvurdular.
Günümüz sartlarinda bu amaca sidettle ulasmanin zorlugu görülünce, daha detayli yollara basvurdular.
Íste burada kürt sorunu kullanildi.
Bundan dolayidirki kürt sorununun cözümü, Ístanbulun düsüsüne endekslenmistir.
Bunlar önce cesitli kaynaklardan Türkiyeyi borclandirdilar, öylesine borc altina girildiki neredeyse geriye ödemek imkansiz hale geldi.
Bir taraftan borclandirirken diger taraftan o paralari kürt sorunu vasitasiyla car cur ettirdiler.
Yani gelen para hicbir bicimde yatirima dönüsemedi.
Kürt sorununu sürekli teyakkuzda tutarlarken, diger taraftan tarikatlarin palazlanmasina azami katkiyi koydular.
Bu arada ayrilikcilara paralel tarikatlar palazlanirken, devlet gittikce zayifladi.
Bunlar yetmedi ve bir baska cephe daha acildi.
Her hangi bir ayriliga ve cökertme isine karsi direnecek olanlarin bizzat o parcalanacak olan ülkenin yöneticileri vasitasiyla kellelerini topladilar.
Onlar su an kodeste can cekistiriyorlar.
En son amac Türkeyede bir Somali yaratmak.
Yani ne yapip yapip Türkiyeyi Somaliye cevirecekler.
Buna kimse olmaz demesin, bunun alt yapisi tamamen hazir hale gelmis vaziyette.
Ayenen Somalide oldugu gibi devlet cökecek ve ayrilikci ve tarikatlar meydanlari zaptedecekler.
Fakat bu tarikatlarda ayvayi yiyecek olanlardan.
Cünkü ülkede meydana gelecek olan karisikliklardan dolayi ileride sükuneti saglayabilmek icin birlesmis milletler baris gücü istenecek.
Íste orada hiristiyan bir papazin komutasinda elli bin hazir asker Ístanbula dalis yapacak.
Bunlar huzuru saglama ayagina Trakyayi tümden bosaltip orada yasayanlari göce zorlayacaklar.
Canini kurtarmak isteyenlerse kacip anadoluya siginacak.
Bir tarafta Ístanbul elden giderken, diger tarafada büyük kürdistani kuracaklar.
Geriye kalan türklerse beyliklere bölünerek anadolunun cesitli yerlerine cekilecekler.
Ve bunlar öylesine kücük yapilanmalara sahip olacaklarki, hicbir zaman tehlike arzetmeyecekler.
Kendi hallerinde ufak parcalar halinde yasayacaklar.
Bazanda biribirlerine saldirip, karsilikli talan hareketlerine girisecekler.
Simdi bir yere gelip dayandik.
Türkiye dahada borclandirilacak.
Borcun faizlerini ödeyemez hale gelecek.
Buna paralel kürt hareketi ve tarikatlar alabildigine güclenecek.
Olasi bir durumda oyunu bozacak olanlarin kelleleri toplanacak.
Ülkeyi savunmakla yükümlü olan ordu bir gecede parcalanacak.
Ve bu dalga azgin bir sekilde Türk sahillerine dogru yaklasmaktadir.
Bunun karsisina set cekmek neredeyse imkansiz.
Ístanbulun düsüsüyle birlikte daha önce Türkiyede yasamis ve sonrada yurt disina cikmis gayri müslimler oraya cagrilacak.
Ve bunlara büyük imkanlar saglanacak.
Bunlari Ístanbulun alt yapisini olustururken, dünyanin diger ülkelerindende gönüllüler ve misyonerler oraya akin edecektir.
Nasilki Fatihin almasiyla bir cag basladiysa, bu kezde baska bir cag baslamis olacak.
Bu parcalanma olayi sadece Türkiyeyle sinirli kalmayacak.
Bu oyunun icinde bircok devlet daha var.
Nasilki balkanlar ve sovyetlerin dagilisiyla ortaya bircok devlet cikti, bu kezde öyle olup bircok devletcik sahnedeki yerlerini alacaktir.
Bugün kürt sorununun önünü tikayanlar, yahutta o cözüme yaklasmayanlar Ístanbulun düsüsüne hizmet etmektedirler.
Yani ac kurtlar asil Ístanbulu kusatmaya almis vaziyetteler, kürdistan ise tank ve toplarin o limanlara demir atmasina hizmet eden sadece bir yol.
Ben ancak bu kadarini görebildigim icin, bu kadarini formüle etmeye calistim.
Geriside yöneticilere kalmis.
Ve ben Ístanbulun haykirislar arasinda düstügünü görüyorum.
Saniyorum gönül gözüne perde cekmemis olanlarda görüyordur.
Gözünü para ve kariyer hirsi bürüyenlerin zaten görecegi birsey yok.
Sonuca gelecek olursak, bu bile senaryosu önceden yazilmis bir oyundur.
Hani dedikya, dünya yasami bir oyun diye.
Fakat bu oyunu yazan senaristin bu is üzerinde cok ayrintiya girdigi görülüyor.
Ínce eleyip sik dokudugundan belli oluyor.
Ve Fatihin torunlari dedelerine ihanet etmenin sorumlulugunu yasayacaklar.
Benden hatirlatmasi.

måndag 10 november 2008

Yeni cagin baslangici

Obama gümbürtüsü devam ederken Ísvec hükümeti cok önemli bir karar aldi.
Bu karar gelecekte dünyanin gidisatina yön verecektir.
Coktandir hükümetin üzerinde calistigi homosexuel evlilik yasasi bakanlar kurulundan cikmayinca, taslagi bir mayista görüsülmek üzere parlamentoya havale ettiler.
Orada sosyal demokratlarla birlikte sol pari ve yesillerinde destegiyle yasalastirmayi düsündüler.
Su anda dört parti koalisyonuyla ülkeyi yöneten hükümet hiristiyan demokratlarin direncini kiramayinca bu yola bas vurdu.
Yani hiristiyan demokratlari bay pas edip yasayi parlamentoda ele almaya karar verdiler.
Bu baglamda hiristiyan demokratlarin kafasina basip karsiya atlamis oldular.
Bir baska anlamda hiristiyan demokratlari isin disina itelediler.
Cünkü parlamentonun cogunlugu yasayi imzalamaya hazirdi zaten.
Basbakan Rainfeld yasanin yazin ortasindan önce kabul edilecegini ve isteyenin o andan itibaren dügün edip gerdege girebileceklerini söyledi.
Saniyorum miras hukukunda,da gerekli yasal düzenlemeleri yaptilar.
Ísvec,te homosexuelite zaten sorun degildi fakat bu isin taraftarlari inanilmaz bir sekilde illada kiliselerde resmi nikah kiydiracagiz diye bastirdilar.
Ílk önce papazlar tis, mis ettiler fakat onlarda varolani kabullendiler.
Böylece isteyen nikah kiydirip evlenebilecek.
Bu bastirmanin altinda yatan ana neden ise böyle bir yasa cikarttirip haklarini güvenceye almak istemis olmalari olabilir.
Ísvec bu yasayi kabul edenden sonra diger kuzey ülkeleride bu yola girecektir.
Örnegin Norvec, Danimarka, Ízlanda ve Finlandiyada ayni seyi yapacaklardir.
Zaten bu ülkeler ic ice gecmis vaziyetteler.
Ísvecte yasalasan bu olay dalga dalga diger Avrupa ülkelerinide etkisi altina alacaktir.
Ondan sonra sirasi gelen yasal düzenlemesini yapacaktir.
Bu bilinen bir olaydi ve ben yillar önceden bu konuda yazilar yazmistim.
Sonucta sira Amerikayada gelecek.
Íste Obama olayini altinda yatan ana gercek bu oluyor.
Yani cumhuriyetcilerle bu isin cözülemeyecegini anlayanlar Obamayi ve demokratlari ön plana cikardilar.
Cünkü bu is ancak onlarla bir cözüme ulasabilirdi.
Yinede bu sürecin sikintisiz atlatilacagi söylenemez.
Orada bu ise siddetle direnenler olacaktir.
Íste bu olay ekonomik sorunla birlikte varolan catlagi dahada catlatacaktir.
Bundan dolayi eyaletler arasinda bile sürtüsmeler olacaktir.
Belkide catisacaklar bilemiyoruz.
En iyisi yasayip görmek gerek.
Süphesiz bu Ísvecin tek basina aldigi bir karar degil.
Onlar gerekli yerlerle görüsmeleri yapip her yerden onay alandan sonra böylesi bir ise kalkistilar.
Örnegin bas papazlari Vatikana gidip papayla görüstü.
Döndügünde kilisenin bu ise onay verebileceginin sinyallerini verdi hükümete.
Bu olay bana göre dünyanin en önemli olayidir.
Cünkü bununla birlikte dünya yeni bir caga dogru acilim yapmis oluyor.
Bundan sonra hicbirsey eskisi gibi olmayacak ve bu olay herseyin merkezine küt diye oturacaktir.
Burada bir sorun daha var ve bunuda asmalari gerekiyor.
Hiristiyan ülkeleri, yada batililar bu isi tek tarafli kotaramazlar.
Bu uzun vadede sorun yaratir.
Ne yapip yapip müslüman ülkeleride bu yola sokmak zorundalar.
Gerek barisci yoldan, gereksede orta derecede siddet uygulayarak o ülkelerdede birtakim düzenlemeleri yaptirmalilar.
Bunada batiya en yakin ve onlarla iliskide olan ülkelerden baslamalilar.
Türkiye burada sikilacak ilk kursunu temsil ediyor.
Yani bunlar böylesi bir ise ancak Türkiyeden baslayabilirler.
Tetikte bekliyen arap ülkeleri ise o zaman Türkiyeye daha cok sahip cikacaklardir.
Diyeceklerki müslüman kardesimiz Türkler bu ise cözüm buldular, bizde onlari takip edelim.
Cünkü bu sorun araplari cok daha yakindan ilgilendiriyor.
Íran ise kosar adim yaklasacaktir bu ise.
Eger batililar bu isi dengeye oturtmazlar ise kesin siddet kullanacaklardir.
Yani karsi cikani silah zoruyla hizaya getirecekler.
Bunu yapmaya mecburlar ve önlerinde baska bir yol yoktur.
Obamanin arkasindan esen rüzgar buydu iste.
Bu rüzgar öylesine siddetli esiyorki, karsisina kim cikarsa süpürüp denize dolduruyor.
Bütün ülkelerde bu ise yatkin partilerin iktidara gelecegini zaman bize gösterecektir.
Karsi cikanlar ise aninda süprülecektir.
Obamanin siyah olusuda bu isle bire bir yakindan ilgilidir.
Yani siyah bir adam hicbir sekilde ayrim yapmiyoruz, hatta cinsel ayrim bile deyip yola cikabilir.
Bir baska deyisle beyaz adam uckur vergisini siyaha ödetmis olacak.
Tabiri caiz ise köleligin bir baska bicimi oluyor bu yapilan.
Yani kendi öz cikari icin risk almaya yanasmayan beyaz adam, yükü tasiyacak siyah birisini bulmus oluyor.
Bu vesileyle yeni bir cag baslamis olacak yerküremizde.
Ve insanligin varoldugu süre icerisinde varilan en uc noktaya gelmis oluyoruz.
Daha önce bu asamaya hic gelinmemisti.
Burada birsey acikca kendini gösteriyor.
Dünyamiz arti ve eksi kutbundan, tamamen arti kutbun hakim oldugu bir döneme giriyor.
Burada birisi sahneyi tamamen digerine birakmak zorunda.
Cünkü uzun vadede birlikte yasamalari artik cok zorlasmistir.
Eger zamanda falcilarin dedigi gibi bir savas varsa bu yüzden cikacaktir.
Ve bu savas müslümanlarla hiristiyanlar arasinda olacaksa, yine bu yüzdendir.
Cünkü burada müslüman isi zora sokacaktir.
Digeride onu zorla hizaya getirecektir.
Obama ve Amerika ise bu isin tamda göbek tasinda olacaktir.
Su anda Obamayi göklere cikaran batililarin niyetleri bu iste.
Yani tüm bati ittifak halinde Obamanin arkasindadir.
Mesele ise bu bahsettigim konudur.
Ve dünyamizda böylesine bir rüzgar esiyor iste.
Su anda bos islere enerjisini tüketenler o firtinaya mecalsiz yakalanacaklardir.
Ve birgün diyeceklerki fena halde aldatildik.
Hatta, yaziklar olsun bize hicmi düsünemedik suncacik konuyu deyip ic gecirecekler.
Fakat cok gec kaldiklarini görecekler.
Kisacasi dedikki, homosexuelte dünyaya hakim olacak.
Peki homosexuel olmayanlar ne yapacaklar?
Su anda varolanlar, yani dünyaya ayak basmis olanlar yasayabildikleri kadar yasayacaklar.
Daha sonrada bunlardan kimse gelmeyecek ve o meshur kiyamet günü gelene kadar adaslarimiz dünyaya hakim olacaklar.
Ve dünyanin sonu onlarla birlikte gelecek, fakat o zaman bizler cok uzakta olacagiz.
Cünkü bizimde kendimize göre yapilacak islerimiz var.
Daha önce söylemistim, Dünya evrenin ilkokuludur diye.
Olan hersey bu cocuk bahcesinde seyrediyor iste.
Kendisini üniversiteye hazirlayanlara bulunmaz bir ödev, icinde olmasanda disaridan bak ve izle.
Bu isin Türkiye ayagini bos bir zamanda özetlemeye calisirim.

måndag 27 oktober 2008

Baltik ülkelerinden resimler

SvD » Bildspecial med ljud » KRISEN I BALTIKUM

Baltik ülkeleri eski Sovyetlerden koptugunda, iskandinav ülkeleri oraya ac kurtlar gibi saldirmisti.
Ísvec bankalarida akina kapilip seferler düzenlemislerdi.
Oraya gider gitmez actilar kesenin agzini ve herkesi borclandirdilar.
Ayaginda carigi olmayanlar bile lüks araba ve ev sahibi olmuslardi.
Akillari sira orayi eski sömürgeler gibi kullanacaklardi.
Ílk önce isler iyi gitti ve o ülkelere gökdelenler dikildi.
Neredeyse bankalar tümden oralara tasindi.
Gel zaman, git zaman bugünlere geldik.
Ve bu eli acik cömertler birer birer batmaya basladi.
Ve Ísvec su an kaptirdigi kolunu kurtarmaya calisiyor.
Cünkü baltik ülkeleri bankalarin ayaklarina ahtapot gibi sarilmis vaziyette.
Cikmaya calisiyor cikamiyorlar.
Acaba kaptirdigimiz kuyrugu yarasiz beresiz kurtarabilecekmiyiz diye careler ariyorlar.
Bir diger anlamda ise cok feci bir durum yasaniyor.
Herkes elinde avucunda bulunandan yok pahasina kurtulmaya calisiyor.
Sanirim coklarinin cani yanacak bu iste.
Eger ac gözlü kapitalistler zamaninda uzun vadeli düsünüp hakkaniyet esaslarina göre davranmis olsalardi, bu hem kendileri hemde o bölgede yasayan insanlar acisindan hayirli olacakti.
Fakat öyle olmadi.
Aninda cigere saldirir gibi saldirdilar.
Ve bu ülke halki birden bire bir uctan digerine savruldu.
Eski tv,ler tümden cöpe gitti.
Eski arabalarda öyle.
Simdi o uc noktayi yasadilar ve bir tadimlik alip geriye eski uca dönüyorlar.
Bakalim bu isin altindan nasil kalkacaklar.

lördag 6 september 2008

Yazdan geriye kalanlar

Yaz bitti ve sonbahar yagmurlari bizi kafese kapatti.
Hani su calisma olayida olmasa insan sokaga bile cikmak istemiyor.
Öylesine yagdiki hersey yemyesil oldugu gibi duruyor, ara sirada güneste kendini gösteriyor fakat sanki kapi araligindan basini uzatir gibi.
Ílginc olan birseyse hava sicakliginin yinede yirmi derece civarlarinda olusu.
Gece yarisinda bile hava nemli ve zerre soguk hissedilmiyor.
Dünyanin baska yerlerinde olanlar burayi etkilemiyor herkes kendi isinde.
Hafta sonlari yine halk eglence yerlerinde,eskisi gibi bizde onlari getir götür isleriyle ugrasiyoruz.
Cok sakin bir ülke oldugu icin yazacak pek seyde bulunmuyor.
Bir cinayet yahutta tecavüz olayiyla haftayi gecistirmeye calisiyoruz.
Ve ben yine bu aksam saat onda ise cikacagim.









tisdag 26 augusti 2008

Yanibasimdaki kuslar

Bu yesil alanla aramizda sadece elli metre mesafe var.
Yani yanibasimizda böylesi bir yesil alan bulunuyor.
Bu sene yagmurunu bolca alinca etraf yine yesile kesti.
Birgün burada kuslarin coklugu dikkatimi cekti ve bu resimleri aldim.
Daha önce hic görmemistim, belki oradaydilar fakat ben denk gelmedim.
Bu yesil alanlarda insanlar oturur piknik yapar, bazanda mangal kurarlar.
Ísteyen herkese spor yapma olanagida vardir.
Ísteyen kosar isteyende futbol oynar.

Ve burasi bir göcmen mahallesi.









söndag 17 augusti 2008

Michael Phelps

Hayatin her alaninda nerede bir basari görsem kendi basarim gibi seviniyorum.
Onlari gördükce aynaya bakiyorum saniyorum.
Ve insanoglunun hangi sürecleri gecerek bugünlere geldiginin acik bir göstergesi diyorum.
Gelinen asamada insanoglunun her yönden son halini ortaya koydugunu saniyorum.
Diger alanlardaki olumsuzluklar bu basarilari asla gölgeleyemez diye düsünüyorum.
Bu baglamda bu yüzücünün ileride daha cok is yapacagina inaniyor, bu basariyi tüm insanlarin basarisi olarak görüyorum.
Asagida silik gibi duran yazi üzerine tiklandiginda bir kutu cikiyor ortaya.
Oradan resimlere bakilabilir.

Michael Phelps

Huzur sokagi


Ísvecte genelev sistemi olmadigi icin insanlar acil durumlarda gece kulüplerine gidip oralardan birseyler cikarmaya calisirlar.
Stockholmde ise yine böyle bar ve pavyonlar vardir fakat acil ihtiyac giderecek bizdeki gibi evler yoktur.
Buna ragmen sehrin ortasinda bir sokak uzanir ve bu ise meyilli hatunlar bu sokagi boydan boya arsinlarlar.
Özellikle cuma ve cumartesi geceleri bu sokakta bol miktarda kadina rastlamak mümkün.
Kadinlarin böyle basi bozuk sokakta dolanmalarina karsi cikanlar oldu.
Bunlarin müsait bir binada toplanip kontrol altina alinmalarini gündeme getirdiler.
Yani bir genelevde toplayip doktor kontrolunda isi götürmek gerek diyorlar.
Baska sehirlerden gelenler, hapishaneden yahutta askerden izinli cikanlar bu sokaga hep yol ugratirlar.
Fakat sürekli polis kontrolundadir.
Daha önce buradan alinan bazi kadinlarin ölüleri bulunmustu.
Bundan dolayi polis isi siki tutuyor.
Fakat hanimlarin sokakta arzi endam etmelerinin önüne gecemiyorlar.
Bu sokaktan gecen, özelliklede duran taksiler yakin izlemeye alinir.
Bir taksi kisa sürede birkac sefer gecerse bu sokaktan, polis projektörü onun üzerine cevrilir.
Ben o sokakta durup müsteri beklemenin tehlikesini bildigim icin, orada hizi yükseltir cabucak baska bir sokaga atlarim.
Dün ilk kez o sokaga arabami parkedip birkac resim cektim.
Sehrin meydaninda bulunan alan bu sokaktan cok daha iyi görülüyor.
Hanimlar boylu boyunca sokagi arsinlarken bende birkac poz resim aldim.
Gece karanliginda harika bir görünümü vardir.
Íste gece resimleri.






fredag 15 augusti 2008

Tas yapilar ve tarih

Manzarada görülen yerler Stockholmün en pahali semti.
Buralarda evi söyle bir elden gecirme fiyatina uzaklardan rahatlikla ev alinabiliyor.
O kadar pahali.










söndag 10 augusti 2008

Ís esnasinda

Taksimetreden bir müsteri geldi ve ben onu almak icin adrese gittim.
Yani müsteri taksimetrenin icinden cikmadi, ad ve adresinin yazili oldugu yazi ekrana yansidi.
Daha sonra ben onu almak üzere adrese gittim.
Adam hava alanina gidiyordu ve gelmesine bir iki dakika vardi.
Bu arada bende bos durmak istemedim ve bu resimleri aldim.
Bu sahici bir gemi degil sanki plastikten yapilma ve süs icin konmus oraya.
Mürettebati bile yok.













Resim galerisi

Stockholmde acik havaya kurulmus bir resim galerisi.
Burada belli araliklarla her türlü resim sergilenir.
Saniyorum sergi acmak isteyen sanatcilar izin alip bu yeri kullaniyorlar.
Biriside bir zamanlar elleriyle yaptigi cesitli renk ve boydaki ineklerini sergilemisti.
Ínekler heykel halleriyle uzun süre bu sahil seridinde beklemislerdi.
Simdi ise bir baska sanatci kullaniyor olmali.