söndag 17 oktober 2010

Mısır'da bir kız sünnet edilirken öldü

Mısır'da bir kız sünnet edilirken öldü
Mısır'da 12 yaşındaki bir kız çocuğunun sünnet edilirken ölmesi halkın tepkisini çekerken, kadın sünneti uygulaması tamamen yasaklandı.Badür Şakir adlı kız çocuğunun bu ay başında ruhsatsız bir klinikte yapılan sünnet sırasında yaşamını yitirmesi gazetelerce yakından takip edilirken, halk arasında kızgınlık yaratması üzerine harekete geçen Sağlık Bakanlığı yetkilileri, kadın sünnetine ilişkin bir kararname çıkardı.Kararnameyle, yasanın kadın sünnetinin sağlık gerekçesiyle yapılmasına izin veren hükmü iptal edildi. Kadın sünnetini tamamen yasaklayan kararname, sünnetin doktorlar ve hemşireler dahil hiçkimse tarafından, devlet hastanelerinde bile yapılamayacağını belirtiyor.Ölümle ilgili yapılan incelemede, kızın anestezi uygulamasındaki hata yüzünden öldüğü saptanmıştı.Kızın annesi Zeynep Abdülgani, doktorun şikayetini geri çekmesi için kendisine 3 bin dolar rüşvet teklif ettiğini açıkladı.BM Çocuk Fonu UNICEF tarafından 2003'te yayınlanan raporda, Mısır'da evli kadınların yüzde 97'sinin sünnetli olduğu belirtilmişti.

Sünnet dönemine gecis

Uluslararası Af Örgütü, dünyanın gerçek anlamda her kültüründe 'normal' veya 'geleneksel' sayıldığı için görünmeyen kadına yönelik şiddet biçimleri olduğuna dikkat çekiyor. Örgütün verdiği rakamlara göre dünya çapında:135 milyondan fazla kadın ve kız çocuğu sünnet oluyor ve her yıl 2 milyon kız çocuğu ve kadın bu riskle karşı karşıya bulunuyor. (Her gün 6 bin kişi)Afrika’nın 28'den fazla ülkesinde kadın sünneti uygulanıyor.Mısır’da 15-49 yaş arası evli kadınların yüzde 97’si kadın sünneti olmuş.Kadın sünneti Hindistan, Endonezya, Malezya ve Sri Lanka gibi Asya ülkeleriyle Avustralya’daki göçmen topluluklarda görülüyor.Kadın sünneti Danimarka, Fransa, İtalya, Hollanda, İsveç, İsviçre ve Britanya’daki göçmen topluluklar arasında da uygulanıyor.Vahşice yöntemlerDünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre kadın sünneti delme, dağlama, kazıma, vajinanın içine kanamaya yol açacak çeşitli bitkiler yerleştirme gibi şekillerde uygulanıyor.Cibuti, Somali ve Sudan'da kadınların yüzde 98'i sünnetin en ağır şekli olan 'firavun yöntemi-infibulation' ile sünnet ediliyor. Mısır'ın güneyi, Eritre, Etiyopya, Gambia, Çad, Kenya ve Mali'nin bazı bölgelerinde de bu tür sünnet uygulanıyor.Firavun yönteminde kadınlar her doğum sonrası yeniden sünnet ediliyor ve doğurdukları çocuk sayısı kadar sünnet oluyor. Uygur, kadınların bu şekilde aynı acıları defalarca aynı yoğunlukta yaşadıklarını belirtiyor.Kadın sünnetinin kökeniMısır’da yapılan arkeolojik kazılarda, bazı kadın mumyaların sünnetli olduğunun belirlendiğini, kadın sünnetinin, MÖ 1600’lü yıllardan kalan duvar resimlerinde de detaylı şekilde tasvir edildiğini belirtti.Bu verilerin, kadın sünnetinin çok eski çağlara dayandığının kanıtı olduğunu kaydeden Uygur, sünnetin, Afrika’da Hıristiyan, Müslüman, Musevilerin yanı sıra tek tanrılı olmayan dinlere inanan gruplarda da yoğun olarak uygulanmasının, geleneğin tarihinin, tek tanrılı dinlerden daha eski olduğunu gösterdiğini kaydetti.Sünnet olanın statüsü yükseliyorSünnet yaşı ise bölgelere göre değişim gösteriyor. Etiyopya ve Nijerya'da kız bebekler 8 günlükken, Mısır'da 3-8, Sudan'da 5-8, Somali'de 4-10 ve diğer pek çok ülkede ise 13-15 yaşları arasında sünnet yapılıyor.Uygur, sünnetin genital bölge uyuşturulmadan bıçak, traş bıçağı, keskin cam parçaları ve keskin teneke kenarları kullanılarak yapıldığını, yaranın tutturulmasında ise ağaç dikenleri, kemik çiviler, iğne, hayvan kılları ve deriden elde edilen ipliğin kullanıldığını aktardı.Kadının sünnet edilmesinin 'büyümenin' ve 'kadınlığa atılan ilk adımın gereği' olarak görüldüğünü belirten Uygur, ''sünnet olan kızlara hediyeler ve elbiseler sunulur. Az çığlık atan kızlar herkesin beğenisini ve takdirini alırken, çok çığlık atan kızlar hem acıları, hem de utançlarıyla başbaşa bırakılır. Ancak sonuçta sünnetli kızların genel olarak çevrelerinde statüleri yükselir. Evlenmeleri garanti altına alınır'' dedi.Uyuşturulmadan ve steril olmayan araçlarla yapılan sünnetin hemen ardından kan kaybına bağlı şok, kansızlık, kan zehirlenmesi, enfeksiyonlar, idrar yaparken yaranın yanması gibi sorunların ortaya çıktığını ifade den Uygur, sorunun gözardı edildiğini belirtti.Uygar gelişmiş ülkelerin Afrika'nın sadece yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla ilgilendiğini, bazı misyoner grupların da olayı 'antropolojik boyutları'ndan ibaret olarak gördüğünü söyledi.CNNTÜRK