söndag 15 november 2009

Ípini koparanlar

İsrail ipleri kopardı
Zeynep GÜRCANLI

Türkiye’nin bir dönem İsrail’le Suriye arasında yaptığı arabuluculuk artık imkansız gibi.
İsrail tarafı ipleri tamamen kopardı ve Türkiye’nin bu tip görüşmelerde arabuluculuk yapmasının mümkün olmadığını açıkladı.
------------------------------------------------
Böyle buyurmuslar.
Íki satirini okuyunca haberin tamami bile birsey ifade etmiyor.
Simdi bunu analiz edebiliriz.
Zamana bir film kondu ve bu film yasanacak.
Bu kacinilmaz olan bir olay.
Ben az önce bir yazi yazip daha yeni yayinlamistimki bu haberi okudum.
Sistem böyle isliyor iste.
Dogada bulunan hersey o filmin yasama gecmesine hizmet eder,ucunda savas bile olsa.
Simdi agiz dalasi baslamis oluyor fakat kimse gercek olani aciklamayacak.
Bundan dolayi sokaktaki insan olanlari anlamanin cok uzaginda kaliyor.
Dedigim gibi onlar banttan yayindalar.
Bunlar negatif gibi görülmesin sonunda iyi seylerde var.
Bu iyi seylerden bir taneside söyle.
Diyelim ben önceki bahsettigim mekanlardan birinde yasiyorum.
Orada benim kisisel özerkligim her haliyle mevcut.
Bu ne anlama geliyor?
Anlami cok basit,ben tüm tanidiklarimi kendimle birlikte oraya daha savas baslamadan tasimis oluyorum.
Yani geride ici bos saman cuvali halindeki bedenleri birakiyoruz.
Böylecede kurtulmus oluyoruz,varsin istedikleri kadar savassinlar diyoruz.
Bu anlattigim birincisi.
Birde ikinci yolu var bunun.
Bir zaman diliminde ben bu savas dönemini satin alip yeniden isletmeye aciyorum.
Yani halkimizin savasa hazirlandigi döneme iniyorum.
Savas baslamadan oradaki tüm tanidiklarimi alip kendi ait oldugum mekana gecis yapiyorum.
Tabi bukez ufoyla gelip canli tasinmayi gerceklestiriyoruz.
Yani savasta ölen bir insani bile cekip almak mümkün.
Savasin baslamadigi andan baslamak buna yetiyor.
Simdi merakli bakislar arasindan sorulacak,senin böyle bir mekanin varmi?
Eger ben ve benim ait oldugum sistem böyle bir olanaga sahip olmasaydi,elim bu yazilari asla yazmayacakti.
Bu yazim sistemindeki köse taslarindan birisidir.
Bu satirlar elimden ciktigina göre demekki böyle bir mekana sahibiz.
O mekanda özerklige sahibiz.
Dost ve tanidiklarimizla zaman ötesinde bulusma hakkimiz elimizde.
Bundan öteside gereksiz zaten.
Simdi dünya falina büyük bir film girdi,giriyor demiyorum.
Bu film tempoyu yükseltip dozunu artirarak devam edecektir.
Kazananlar olurken,kaybedenlerde olacak.
Kazandigini sananlar olacak.
Bu arada halkini baska galaksilere canli tasimaya calisanlar olacak.
Bir gecede kaybolan sehir efsaneleri yasanacak
Bizde izleyenler olacagiz.

Mekanlar arasinda gezinmek

Simdi insan yasamindaki en büyük sistemi aciklamaya calisacagim.
Yani dogustan ölüme,kusaklar boyu ugrunda mücadele edilen nesne.
Her sistem dünya zamani tükendiginde kendine kullanabilecegi bir mekan bulmak zorunda.
Burasi basli basina bir günes sistemi olmali.
Burayi bulup kuran sahislar sonucta kendi halklariyla birlikte burada yasarlar.
Böylesi sistemleri bircoklari kurabiliyor fakat bunlarin cogu uzun ömürlü olamiyor.
Íclerinde öyleleri varki dünya denilen yerkürenin trolyon kati büyüklügüne ulasiyor.
Herkes böylesi büyük bir mekanin pesinde iste.
Bu mekanlari kapip olusturabilmekse,evrende cekilmis filmler ve onlarin dünya yasamina yansimis hallerinden olusuyor.
Örnegin birisi büyük bir vizyonla dünya yasamina girdi.
Adam bunu tam anlamiyla yasama gecirebilmek icin her türlü önlemini aldi.
Fakat filmde savas sahneleri var.
Bu sahnelerse ayni yerde kendi vizyonunu hayata gecirmeye calisanlara zarar veriyor.
Bunlardan birisi bu savasi bertaraf edip kendi vizyonunu kurtarabilmek icin,karsidakinden daha büyük sahneler acti.
Burada savas sahnelerini basariyla bitirip vizyonu yasama gecirmeye calisan birinci sahis,kendinden daha büyük bir savasa kurulu baska bir vizyonla karsilasti.
Dolayisiyla bu savas sahnelerini kaybedecek.
Savas sahneleri kaybedilince kaldir o filmi cöpe at,tüm emekler bosa gitti.
Íste dünyada böylesine acimasiz bir rekabet yasaniyor.
Ne yazikki bu vizyonlari basariyla tamamlamadan o asil mekana gecmek mümkün olmuyor.
Íste tarihte yasanan savaslarin arkasinda yatan ana neden buydu.
Yani rakipler arasindan siyrilip bu sahneleri bir oya gibi vizyona islemek vardi.
Roma ordulari,osmanli ordulari,Vikingler falan bunun icin yololup gittiler.
Vikinglerin hic kesintisiz 200 yil karda kista savastiklari söyleniyor.
Yani anlatmaya calistigim varolmak yahutta yokolmak anlamina geliyor.
Cünkü ortalarda bir yer yok.
Burada hemen sunu ilave edelim.
Diyelim ben ve ait oldugum sistem böylesi bir mekani ele gecirmeyi basardik.
Yine diyelim benim bulundugum bölgede bir savas cikacak.
Neye yarar bu mekan? ben savas altinda can verirken neyleyim böyle mekani gibi laflar edilebilir.
Halbuki bu böyle degil.
Simdi bakin neler oluyor.
Daha savas baslamadan ben ve ekibime ait olan ruhlar bedenlerimizden cikarak evrenin diger kösesindeki bu mekana cekiliyoruz.
Dünyada ise savas devam ediyor.
Yani savasta can aliniyor,canlar toplaniyor.
Biz ise ruhlarimizi yani canlarimizi bir vasitayla o mekana tasirken burada sadece bedenlerimiz kaldi.
Dolayisiyla kimse bizi öldüremiyor.
Yani tepemize bomba bile düsmüs olsa o bomba patlamiyor.
Cünkü daha patlayacak olan o bombayi daha önceden düsecegi bedenin cani tarafindan yenildi.
Can disarida oldugu icin islemi basariyla gercege dönüstürdü.
Yani bedenin cani zaten yoktu,can coktan cikip gitmisti.
Dolayisiyla o bedende bomba bile gönüllü olarak patlamiyor cünkü karsiliginda alabilecegi hicbirsey yok.
Bombanin yaradilisindada bu var ve oda bir kod üzeri patliyor.
Hal böyle olunca birsey daha kaliyor geriye.
Bu tasinan ruhlar canli yayim alemine kayarken,geride kalanlari banttan yayina soktular.
Ve bu banttan yayin halindeki filmde bomba falan yok.
Íste böyle yeniyor patlayacak bomba.
Yani söyle düsünelim.
Bir oda icerisinde isleyen yüz adet tv, bu tv,lerde ise ayri ayri film oynuyor.
Bu tv,ler her ne kadar bir oda icerisinde bile olsa birinin filmindeki savas digerine etki yapamiyor.
Cünkü o ayri bir vizyona ait.
Íste dünya düzeni böyle isliyor.
Bu tv,lerden seyirci toplamaya calisanlarsa biribirlerine parazit yapiyorlar.
Dolayisiyla karsilikli salvolarla biri digerini söndürmeye calisiyor.
Buda savasa neden oluyor.
Ínsanlarin cogunlugu film frekansina kodlandigi icin icinden cikamiyorlar.
Dolayisiyla filmde ne varsa onu yasamak zorunda kaliyorlar.
Kendi mekanlarina cekilmeyi basaranlar ise,savasi uzaktan takip ediyorlar.
Cünkü bunlarin sistemlerine kacak giremiyorsun.
Mekanizmalarini öyle kurmuslarki,disarida olan herseyi takibe almislar.
Anlatmaya calistigim bedenden cikip kendini garantiye almis bir cani bulup öldürmek mümkün olmuyor.
Ícinde can olmayinca bunlarin geride biraktiklari bedenleride öldüremiyorsun.
Dünya denen yer yuvarlagida canli mekanizma olup oda kendi sistemini buna göre kurmaya calistigi icin,oda önüne geleni celmeleyip kendi payini büyütmeye calisiyor.
Nitekim güneste böyle,ayda.
Demekki yildizlar savasi olacak bunun adi.
Ínsanlarimizda yakiti.
Simdi bakin iste necip milletimin haline.
Ísrail Türkiye sürtüsmesi,Türkiye Amerika yakinlasmasi,Amerikanin yaptigi ve yapacagi ittifaklar iste fitili atesleyecek olan.
Yakinda olacaklara bakip analizimize devam edelim.

Zaman koridorundan sizanlar

Birkac gündür blogumu acmamistim ve bugün acinca degisiklikleri gördüm.
Su anda üzerinde egzersizler yapip yeni olani kavramaya calisiyorum.
Hersey sanki tikanmis gibiydi,yazdikca acilmaya basladi.
Simdi bu yenilige paralel olarak yeni seyler yazmanin zamanida gelmis oluyor.
Bundan sonraki yazilarimda özellikle can alici noktalara vurmaya calisacagim.
Bu yazacaklarimla yeni kapilar aralayip,benimle ve bana ait olanlara yeni kapilar aralayacagim.
Bunlarin basinda insan mekanizmasinin isleyisi gelirken,bu mekanizmayi bir dis cemberden takibe almis olan ruhsal iliskileri anlatacagim.
Bunun disinda ise dünyasal faaliyet ve faktörleri masaya yatiracagim.
Bu faktörlerin arka plan isleyisleriyle olan iliskilerini irdeleyecegim.
Örnegin su anda birileri korkunc savaslar pesinde ve bu dünya falina girmis vaziyette.
Yani bu kacinilmaz bir sekilde günlük yasama girecek.
Ben burada savasin görünen yüzünden ziyade arka plandaki tezgahcilarin niyetleri ve ulasmak istedikleri amaclar üzerinde duracagim.
Bu baglamda coklarinin cani yanacak fakat akli olanlarda bundan alinmasi gereken dersleri almis olacak.
Su anda bir dönem yasaniyor ve bunu söyle hayal ediniz.
Savannada büyük bir aslan sürüsü ve bunlar yirmi civarindalar.
Tüm hayvanlar karsiya tasindi ve bunlar son olarak bir bufaloyu yere yatirdilar.
Bu bir anlamda onlarin son yemekleri oluyor.
Yiyenler aciktan farkinda degiller fakat his olarak hepside azami parcayi koparmaya calisiyor.
Bunlardan güclü olanlari cok daha fazla pay kapip yasamini birgün daha ileriye tasirken,bazilarida az bir parcayla doyuma ulasip geriye cekiliyor.
Karni tok olanlar zamani biraz daha uzatirken,azla yetinenler birgün önce yasama veda edecekler.
Son birgün icersinde ise hersey degisebilir fakat o sürede bircogu zaten kaybolup gitti.
Kaybolanlar sahneden cekilirken yerlerini kendilerinden daha güclü olan genlere biraktilar.
Su anda dünya buraya kadar geldi.
Ya devam,yada yokluga girmek.
Bunun icinse her türlü savasa giriyorlar ve bu kacinilmaz oluyor.
Cünkü bu aynen bufalodan parca koparip ömrü birgün daha uzatmaya benziyor.
Bunu etrafta gezinen kalabaliklar anlayamiyorlar cünkü onlar oyun icerisindeler,yani banttan yayinda.
Oyunu ancak direk cekimdekiler anliyorki bunlarda gelecege yön veren aktörler oluyor.
Ben bundan sonra bu aktörlerin oynadiklari oyunlari daha acik ve anlasilir hale getirmeye calisacagim.
Bugün bunun baslangicidir.
Sevgiyle.

torsdag 16 juli 2009

Mezarliklar

Son günlerde elimde olmayarak biraz mezarliklarda dolastim.
Henüz icine girmek gibi bir niyetim yoktu fakat oralari dolasmaktan hoslaniyorum.
Öylesine bakimli ve güzelki,insan saatlerce oturup kafasini dinleyebiliyor.
Hersey pahali bu ülkede,yasamda pahali,ölümde cünkü bu mezarliklarda calisan bir yigin isci var ve sürekli bakimini yapiyorlar.
Yani yüksek boyutta kalitenin hakim oldugu bir yasam bicimi diyebiliriz.







































fredag 10 juli 2009

Orta dünyada bulusmak

Mihmandarimiza dünyadayken altin cag konusunda neden insanlara bilgi vermedigini sordugumuzda,aldigimiz yanit su oladu.
-Evrenin yazicisi oldugum icin altin cagin dizaynini ben yaptim.
Bunuda Ísvec,ce blogumda toplayarak yayinladim.
Ben sakin kafayla listeyi yazip blogumda yayinladikca,liste buraya ulasti ve alt yapisi hazirlandi.
-Eger dünyadayken yayinladiysaniz saniyorum kimse okumamistir.
-Okunmasaki ne cikar ben zaten insanlar anlasin yahutta ilgilensinler diye yazmadim.
-O zaman kime yazdiniz?
-Ben listeyi yazip yayinladikca liste burada bir merkeze ulasti,cünkü merkes hergün beni takip ediyordu.
Ben yazdikca burada bir fakstan cikip yetkililerin eline ulasti.
Onlarda listede bulunana göre burayi hazirladilar.
-Sizin döneminizde bende dünyadaydim ve bazi seyleri bende yazdim fakat sizinki cok daha kapsamli.
Bu listeye yazdiklariniz nereden akliniza geldide yazdiniz?
-Ben daha önce acilan yerlesim birimlerinin alt yapisina katkimi koymustum,zamanla uzmanlastim ve bu listeyi tek basima yaptim.
Yani nereye ne lazim ben onlari biliyordum.
-Eger birileri okuduysa kesinlikle blöf demistir.
-Demistirler fakat tüm dünyadaki katipleri toplasan yinede böyle bir liste yapip yayinlayamazlar.
Cünkü ben trilyonlari telafuz ettim,nereye ne lazim kimse bilmiyordu.
Bu listeyi yapacak ben oldugum icin, görevi ben üstlendim.
-Yani birisi sizi görevlendirmedimi?
-Bu iste görev olmaz,cünkü bizatihi konunun kendisi gönüllü bir calisma gerektiriyor.
Cok zor bir is,benim diyen mühendislere ver ve bin yilda ömür ver,bu sürede bile hazirlayamazlar.
Cünkü onlar nereye ne lazim bilmiyorlar.
Ben proje boyunca kac milyar porno film cekilecek onun rakamini bile verdim.
Kac adet aslan,kaplan,cita,kedi,köpek ve daha binlerce hayvanin listesini cikardim.
-Peki daglar,denizler,adalar ve göller nasil oluyor?
-Ben önce bir harita cikardim ve haritada teorik olarak bir evi döser gibi dösedim.
Hangi bölgeye ne kadar su sellalesi,kac adet ada ve denizler derken önce haritada bitirdim.
Daha sonra bunun isciligi gündeme geldi ve milyarlarca isci emek sarfetti.
Su anda yerlesime acildi ve insanlar gurbete gider gibi buraya geliyor.
-Peki bu durum siz dünyadayken farkedildimi?
-Ínsanlar farketmedi fakat ben her yapilan degisikligin yanima yöreme yansidigini görüyordum.
Tv, ve internetten isin hangi asamaya geldigini biliyordum.
Yani insanlar görmüyordu ama ben görüyordum.
-Peki bu gördüklerinizi neden insanlara yansitmadiniz?
-Ínsanlarin birseye inandiklari yok,cünkü insan akil ve beyin olarak bu konuyu kavrayacak asamaya ulasamadi.
Cabamizda bu zaten,insanlara yasatip göstererek inandirmak.
Yani bugünün konularini anlamakta zorlanan insani,bir zaman sonra cok daha büyüge oynayacaktir.
-Eger sizin bu yazdiklariniz topluma yansimis olsaydi, saniyorum Allah kavrami sorgulanacakti.
Cünkü Mehdi ve Mesih gibi kurtaricilarin beklendigi bir ortamda sizin yazdiklarinizin anlami ne olabilirdiki?
Yani insanlar gök gürültüsüyle gelecek birilerini bekliyor,ve bu gelen böyle birisi olmali.
Siz oturup liste yapmissiniz,bu hem okunmazdi hemde kimsenin dikkatini cekmezdi.
-Bu proje zaten bir kurtariciya hitap etmiyor,yani burada kurtarici diye birisi yok.
Burada bahsedilen akil ve emektir.
Herkes calisacak ve herkes kendisinin efendisi olacak.
Yani amac insanlari bir kurtarici eline birakmaktan ziyade,kendilerini Tanri düzeyine yükseltmek sözkonusu.
Eger insan Tanrisal düzeye ulasamaz ise,akil ve bellekten yoksun kaliyor.
Halbuki insanda bu kudret mevcut.
Bu projede insanin icinde mevcut olan öz enerjiyi harekete gecirmektir söz konusu olan.
Yani bu proje yapildida ömrü ne kadar olacak,bu buraya gelen insanin edindigi beceriye bagli.
Bundan dolayi belli kistaslarimiz var,öncelik olarak bu kistaslarin disindakilerle yola cikilmayacak.
Cünkü bu ne bir oyun,nede oyuncak.
Zamanda cok proje yapanlar oldu,bunlar kisa araliklarda cabucak söndüler.
Oysaki bizim bu yaptigimiz cok iddiali ve bos birsey icine giren yok.
-Peki dünyanin hali ne olacak desek ne dersiniz?
-Dünya icten ice kurtlandi ve artik verim alinamaz hale geldi.
Bundan dolayi dengesi degisti.
Bunu ileride kullanmak üzere bir dengeye oturtmak gerek,oda dinlenmeye almakla mümkün.
Bu dönemde uzun bir süre buzullanir ve daha sonra dinlenmis olarak geriye döner.
-Peki bunu yaparken cani aciyanlar olacakmi,varmi projede böyle birsey?
-Bizde can yanmayacak,cünkü bizde can yakacak adam soyu yok.
O dünyaya mahsustu ve orada kalacak.
Bir kisim insanlarla birlikte dünya biraz daha gider ve sonunda hersey donar.
O süre zarfindada herkes gitmis olur.
-Ben listenize zaman zaman gözattim ve aklim ucuklar gibi oldu.
Nereden akliniza geldi o kadar seyi alt alta siralamak?
-Listeyi bir kaset gibi beynime sarmistim zaten.
Tabi bunun cok öncesi var.
Burada birseyi hatirlatmakta yarar var,listeyi okuyanlar sanirlarki bu listeye disaridan karisim var.
Hani su hurafelerle ugrasanlar olurda gayipten birseyler duyduklarini söylerlerya.
Eger gayiptekilerde böylesi bir keramet olsaydi,oturup bu isi kendileri yaparlardi.
Bu listeyi yapan benim ve bende geceleri uykusuz gözlerim kan canagina dönerek hazirladim.
-Bu düsünceler sagliginiza bir etki yaptimi?cünkü algilamasi tam anlamiyla imkansiz birsey.
-Agir siklet bir halterci yüz kiloda niye zorlansin,halbuki bunu sen kaldiramazsin.
Bu halterciye degilde sana agir gelir.
-Son olarak sunu derimki hepimize ve hakedip buraya ulasan herkese hayirli olsun,sizinde elinize saglik.
Bu yaziyi okuyanlar diyeceklerki...........Ne diyecekler?
Ne derlerse desinler,kim ne yapiyorsa kendisi icin yapiyor.
Eger evrende bir proje yapilip insanlar yeni bir yerlesim birimine tasiniyorsa,bilinki bu iste en basta evrenin kendi cikari var.
Yani evren,kainatin kendisi bize bir kiyak yapiyorsa bilinki bu bir kiyak falan degil.
Cünkü biz bir kazandigimizda,evren trilyonlari kasalarina dolduruyor.
Bundan dolayi bu is kesinlikle bir lütuf degildir.
Hicbir tanrisal gücün bagisida degildir.
Cünkü bizleri oraya calistirmaya götürüyorlar.
Fakat insanca bir yasamida bize sunuyorlar.
Tabiki burayla kiyaslanamayacak avantajlari var fakat önemli olan yine bizleriz,yani insanlar.
Biz olmadan hic kimse zerre bir yere adim atamaz.
Bundan dolayi kimse kurtarici beklemeden aklini sirtina alsin.
Ve altin cagi olusuma sokan liste su blogda yayinlandi fakat Ísvec,ce.
Burada kimseyi ikna etme diye birsey sözkonusu olmayip sadece yazilmistir.
Ílgilenenler aldi,ilgilenmeyenlerde zaten habersiz sayilir.
http://metrobloggen.se/hulyaeryigit

Altin cag

Altin caga geciste altin kapidan iceri girdigimizde bir bayanla karsilastik.
Bu bizim mihmandarimizdi ve yeni cagi bize tanitacakti.
Burasi dünyanin onlarca kati büyüklügündeymis ve doga islenmeye yeni acilacakmis.
Ínsanoglunun gelmis oldugu asamada dogaya cok daha akilli kullanacagini söylüyor.
Ben pek inanmadim fakat uzmani önünde boyun egmekten baska care yoktu.
Benim bildigim insan bastimi öbür yana cabucak gecmek istiyor.
Umudum odurki artik adim atmadan önce oturup biraz düsünebilsin.
Sonrada ne yapacagina karar versin.
Acele karar veripte hemen kelle alma huyunu biraksin.
Birde su rakiplere diz cöktürme olayi varki,oldum olasi huylanirim bu isten.



Altin caga gecebilmek icin bu kapidan giris yapmak gerekiyormus.
Yani oraya acilan tek kapi buymus.
Aslinda her taraf acikmis ve daha dikenli tellerle cevrilmemis fakat manyetik bir enerji kacak girisleri önlüyormus.
Eger kazara birisi bu akima yakalanirsa,kellesi kopuk tavuklar gibi hopluyormus.
Kelleyi kaybedende bir baskasina yama oluyormus.

Bu bayan bizim mihmandar ve geldigimiz yerde enformasyon bürosunda calisiyormus.
Yani altin cagla ilgili bilgileri bize o verecek.
Íse önce etraftan aldigimiz resimlerle basladik ve her resmin bir anlami varmis.
Gerek yesil alanlara verilen sekiller,gereksede sanatsal yapitlar cagin temelini olusturuyormus.
Bunlari yapanlarda insanlarmis ve burada cok daha mükemmel isler yapacaklarmis.
Hadi hayirlisi dedim.

Mihmandarimiz bize önce mezarliklarla ilgili bilgi verdi.
Burada bir yakim hane varmis ve yüksek firinlarin madeni erittigi gibi insanlari eritebiliyormus.
Yani yakilmaktan bikanlar mezarlara gömülürken,yakilmanin ne demek oldugunu bilmeyenlerse kizgin firinda eritiliyormus.
Daha sonra bir avuc kül alip.serce yuvasi gibi bir mezara gömüyorlarmislarki,fazla yer kaplamasin.
Ve her insanin sonsuz alemde bir mezar yeri mutlaka olmaliymis.
Örnegin bir savasta gümbürtüye gittiniz ve toplu mezara gömüldünüz,bu is olmuyormus.
Cünkü daha sonra ruhlar mezarlarina dönüyorlarmis ve toplu mezarlarda hep hir cikariyorlarmis.
Bundan dolayida herkesin mezari ayri olmaliymis.
Yahutta geminiz batti,veya ucaginiz düstü.
Bu mezar kisinin ana üssü oluyormus ve nerede ölürse ölsün bu ana merkeze kadar geliyormus.
Bazilari ise daha bir mezar sahibi olamamislar ve bunlarda hayalet olarak rastgele yerlerde dolasiyorlarmis.

Buda mezara yakin su selalesi,su yukari dagdan asagiya iniyor ve bir motor vasitasiyla yukariya yeniden pompaliyorlarmis.
Burada geceleri ölüler mezarlarindan cikip ates dansi yapiyorlarmis.
Birde hapishanede uzun yatmaktan ölenler varmis,bunlar susuzluktan kirli bedenlerle gitmisler ve zaman zaman burada kirli bedenlerini temizliyorlarmis.
Coklarida bunu zemzem suyu saniyormus.


Burasida dagin tepesine uzanan merdiven.
Ölüler kutsal gecelerde mezarlarindan cikip bu merdiveni tirmanarak dagin zirvesine ulasir orada ayin yaparlarmis.
Dagin tepesinde yapmalarinin nedenide,dag vasitasiyla tanriya daha cabuk olarak ulasacaklarini saniyorlarmis

Buda altin cagda sanatcilarin sansürle aralarinin nasil oldugunu anlatiyormus.
Yani altin cagda hicbir sanatci yalandan bir tasak yapti diye delige tikilmiyormus.
Ísteyen özgürce her organi resmedebiliyormus.
El veya ayak resmi cizen sanatcilar hicbir zaman tasak cizenlerden daha degerli degilmis burada.


Buda yine altin caga ait bir heykelmis,heykel burada tüm görkemiyle halki selamlarken,usta bir bahcivanda terleyerek etraftaki yesillikleri heykele uygun hale getiriyormus.

Buda sanatin en mükemmeliymis,onuda adi sani duyulmadik siradan bir bahcivan resmetmis.
Yani altin cagda hersey cebe veya bogaza hitap etmeyip,birazda göze uygun hale getiriliyormus.
Ve insanlar burada karinlarini sisirmekten ziyade,akil ve beyinlerinin hizmetine giriyormus.

Burasida bekcilere uygun yapilmis bir cadirmis,burada bekciler yatip kalkip bahceyi zebanilerden korurlarmis.
Hatta zaman zaman goriller buraya baskin düzenleyip ne var ne yok ezip gecerlermis.
Hatta domuzlarin bile baskinina ugrarmis,domuzlar gidenden sonra arkalarinda sanki sürülmüs bir tarla birakmis gibi olurmus.

Burasida bir müze icini gezme zamanimiz olmadigi icin neye hizmet ettiginide bilemiyorum.

Cin kültürüne yakin bu müzeyi görünce,eyvah ulan buradadami Cinlilerin baskinina ugradik demekten kendimi alamadim.
Öyleya eger bu herifler bu nüfuslariyla gelip su anda sahip olduklari haritaya kanaat etmeyipte bir dagilirlarsa ayvayi yedik demektir.
Fakat mihmandarimiz topraklarin cok genis oldugunu,yüzlerce milyara bile yetecegini söyleyince icim rahatladi.
Kuslar öylesine özgürmüslerki burada,ayak altinda dolasmalarinin bile zerre tehlikesi yokmus.

Bu kazda bu rahatligi kendisinin sagladigini saniyordur.
Atsaydi birisi onu ilkel insanlarin dönemine coktan kizartma yapilmisti.

Bir kaz sürüsü daha.
Kazlarin otladiklari alanin genisligini görünce dedim anlatilanlar dogru olmali.
Cünkü basit bir kaz sürüsüne bu kadar yesil alan düserse,diger sürülerede en azindan otlayacaklari kadar alan mutlaka vardir.
Bundan dolayi birilerini otlatmak isteyenler bu yesil alana gelebilir.
Burada birlikte otlarlar.


Bende burada yeni caga giris yapan birisi olarak caga uygun bir hatira resmi cektirdim.
Fiziki olarak degisip,akil tarafimdan birazini yiyecegimi saniyordum fakat gördümki sapa saglamim.
Bakin bakalim bir eksiklik görülüyormu.

Altin cagda su bol onun icinde her tarafta rastgele kullaniyorlar.
Hatta denizler,okyanuslar tümüyle dolu.
Yagmur yagmadigi anlarda bile dolu.
Belkide ilk baslarda olundugu icin böyle,cünkü bir zamanlar dünyada böyleymis.















































måndag 29 juni 2009

Kücük fakat büyük

Burasi Stockholmün tamda orta yerinde kücük bir bahce.
Defalarca önünden gecmeme ragmen bu heykelleri yeni kesfettim.
Birkac resim alip buraya tasidim.